Raporda, Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasp eden İsrailli işgalcilerin Filistinlilere yönelik saldırılarının, Netanyahu’nun soykırımcı hükümetinin 2022’de göreve gelmesinden ve Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların 7 Ekim’de başlamasından bu yana artarak devam ettiği belirtiliyor.
Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasp eden İsraillilere karşı işgal politikasını sürdüren İsrail devleti, resmi kararların dışında dolaylı yollardan da yeni arazi müsadereleri gerçekleştiriyor.
Raporda, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının, Filistin topraklarını gasp eden İsrailliler tarafından Batı Şeria’da Filistinlilere karşı uygulanan “sistematik” ve “artan” şiddetten dikkatleri uzaklaştırdığı belirtiliyor. Aşırı sağcı bakanlardan da aktif destek aldığı bildirildi.
Yıllardır devam eden şiddetin, İsrail’in Filistin topraklarını gasp etme politikasının “hem tezahürü hem de itici gücü” olduğu vurgulanan raporda, İsrail-Filistin sorununa çözüm arayan ülkelerin bazı Batılı güçlerle el ele vermesi gerektiği belirtiliyor. İsrail-Filistin sorununa çözüm arayan ülkeler. Filistin topraklarını gasp eden İsraillilere ve bu politikayı destekleyen yetkililere yaptırımlar uygulayın.
Batılı ülkelerin de İsrail’e silah satışını engellemesi ve İsrail hükümetine “yerleşimci şiddeti” ve Filistin topraklarının planlı gaspı için daha fazla ödeme yapması gerektiği vurgulandı.
İsrail’in gasp ettiği şiddet ‘tüm zamanların en yüksek seviyesinde’
Raporda, Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasp eden İsraillilerin Filistinlilere uyguladığı şiddetin “tüm zamanların en yüksek seviyesinde” olduğu belirtildi.
Raporda, arazi gaspının ve şiddet olaylarının arttığı belirtilirken, Batı Şeria’da yaklaşık 13.000 evin inşaat ruhsatı onaylarının geçen yıl rekor seviyeye ulaştığı belirtildi.
Raporda, İsrail’in Batı Şeria’da resmi kararlarla arazilere el koyarak Yahudileri yerleştirdiği alanların yanı sıra, sözde yasadışı yerleşim olarak nitelendirdiği işgal altındaki bölgelere de değinildi ve Batı’da 26 işgal bölgesinin kurulduğu bilgisine yer verildi. Banka daha geçen yıl.
Öte yandan İsrail’in 2024 yılı başından bu yana Batı Şeria’da Filistinlilerin yaklaşık 24 bin dönüm arazisine el koyduğu da hatırlatıldı.
Raporda, İsrail hükümetinin yerleşimci şiddetine “göz yumduğu” belirtiliyor ve bu durumun Başbakan Netanyahu’nun iktidara gelmesiyle daha da kötüleştiği, 7 Ekim’den sonra ise daha da tırmandığı belirtiliyor.
Raporda, ABD ve Avrupa’nın, Filistin topraklarını gasp eden İsraillilere yaptırım uygulamasına rağmen, bu sorunun öncelikli sorumlusunun İsrail olduğu gerçeğini göz ardı ettikleri vurgulanarak şöyle denildi: “Batılı ülkeler, İsrail’e yaptıkları askeri yardımları ve ekonomik ilişkilerini kullanıyorlar. Bu ülkeyle doğrudan kendi politikalarıyla çelişiyor ve “İsrail, Bankanın birçok bölümünü Filistinliler için giderek yaşanmaz hale getiren yerleşimlerin genişlemesi ve yerleşimci şiddetinin bedelini daha yüksek bir bedelle ödemek zorunda kalmalı.” ifadelerine yer verildi.
Raporda, İsrail’in Batı Şeria’yı işgal ettiği 1967’den bu yana Filistinlilere askeri yönetim uyguladığı ve Filistin topraklarını giderek daha fazla ele geçirdiği belirtildi. Bugün Doğu Kudüs’te 230 bin, Batı Şeria’nın geri kalanında ise 500 bin civarında İsraillinin yaşadığı hatırlatılırken, her iki bölgenin de uluslararası alanda “işgal altındaki topraklar” olarak tanımlandığı hatırlatıldı.
Şiddet eylemleri “Filistin devleti için tüm umutları” yok etmeyi amaçlıyor
Raporda, İsrail hükümetlerinin bazen Filistin topraklarındaki gasp faaliyetlerini engellemek için görünürde kararlar almasına rağmen “genel tablonun net” olduğu ve Tel Aviv yönetimlerinin onlarca yıldır “temel işgali” mümkün kıldığı vurgulanıyor.
Raporda, saldırıların genellikle silahlı gençlerden oluşan “çeteler” tarafından gerçekleştirildiği, Filistin topraklarını gasp eden İsraillilerin hayvanlarını taciz ettiği, çaldığı, kara ve kara suyuna erişimlerini engellediği belirtiliyor. Filistinlilere yönelik saldırılar.
Raporda, şiddet eylemlerinin çoğunun Filistinlileri evlerinden çıkarmayı, ele geçirilen toprakları genişletmeyi ve “Filistin devleti için tüm umutları” söndürmeyi amaçladığı ortaya çıktı.
Raporda, İsrail mahkemelerinin Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinde bulunan İsrailli failleri de görmezden geldiği vurgulanıyor.
Rapor, İsrailli siyasetçilerin, İsrail’in Filistin topraklarının işgaline yönelik uyguladığı şiddetin birkaç “çürük elmanın” işi olduğu yönündeki iddiaları yalanlıyor ve gaspçı yerleşimcilerin İsrail askerleriyle birlikte hareket ettiğini iddia ediyor.
Batılı ülkeler yerleşimci sorununu çözmeye “isteksiz”
Filistin topraklarına el konulmasının uluslararası hukukun ihlali olduğu konusunda hemfikir olan Batılı ülkelerin daha gerçekçi tedbirler alması gerektiği vurgulanan raporda, ABD’nin İsrail ordusuna ve Avrupa hükümetlerine yardımı kesmesi gibi alınabilecek örnek tedbirlere de yer veriliyor. Ele geçirilen Filistin topraklarında üretilen malların ticaretini tamamen yasaklayın.
Raporda, ABD ve Avrupa’nın bu şiddeti destekleyen aşırı sağcı İsrail hükümeti üyelerine “siyasi açıdan zor bir hamle olsa bile” yaptırım uygulayabileceği belirtiliyor ve şöyle devam ediliyor: “Bu tür hamleler İsrail’i kendi yolunda bir geri adım attırmayacak.” politika, ancak Tel Aviv’in yerleşimci şiddetini önlemesini engellemeyecek.” “Daha pahalıya mal olacak.” Söylendi.
Öte yandan raporda, Gazze’de Ekim 2023’ten bu yana yaşanan insani felaket nedeniyle Batı Şeria’nın geri planda kaldığı, gasp edilen Filistin topraklarının genişlemesiyle artan gerilimin “bir noktaya” ulaşma ihtimalini artırdığı belirtiliyor. patlama”.
Raporda ayrıca Batılı ülkelerin bu bağlamda daha güçlü adımlar atma konusunda “isteksiz” göründükleri belirtiliyor.